SERGI:Istanbul Modern'de Kutluğ Ataman Retrospektif 6 Mart'ta sona eriyor...

 Çağdaş sanatın uluslararası alandaki önemli isimlerinden Kutluğ Ataman’ın Türkiye’deki ilk retrospektif sergisi Istanbul Modern'de 6 Mart'a kadar izlenebilir.

İçimdeki Düşman başlıklı sergi sanatçının kariyerinde kilometre taşı olmuş video enstalasyonlarını bir araya getiriyor. İçimdeki Düşman, İstanbul doğumlu sanatçının 13 yıllık uluslararası kariyerinin ardından eve dönüşünü kutlayan bir orta kariyer sergisi olarak hazırlandı.
İçimdeki Düşman’da sanatçının 11 önemli çalışması yer alacak: Peruk Takan Kadınlar (1999), Ruhuma Asla (2001), Bu Bir Fasit Daire (2002), 99 Ad (2002), Veronica Read’in 4 Mevsimi (2002), Stefan’ın Odası (2004), Tanıklık (2006), Cennet (2006), Türk Lokumu (2007) ve fff  (2006-9). Bunlardan başka, Thomas Dane Gallery ve 29. São Paulo Bienali 2010 tarafından desteklenen Dilenciler (2010) adlı yeni ve önemli bir çalışma Avrupa’da ilk kez izleyicilere sunulacak.
Serginin küratörlüğünü İstanbul Modern Şef Küratörü Levent Çalıkoğlu yapıyor.

KONUSMA: Afro-American Food Patterns - Soul Food

Amerikalı yemek yazarı ve yemek tarihçisi Rachel Finn "Afro-American Food Patterns - Soul Food" başlıklı Afro- Amerikan mutfak kültürünü anlatan konuşmasıyla 4 Mart Cuma, 10:00-12.00 saatleri arasında Yeditepe Universitesi Rektorluk Binası Yeşil Salon'da...

Rachel Finn bir yazar ve editördür. Denemelerinden biri, bir yemek antolojisi olan The Eater Reader'da yayınlanan Finn, "Roots Cuisine" adındaki kâr amacı gütmeyen, Afrika kökenli insanların yemek kültürlerini tüm dünyada tanıtmayı amaçlayan oluşumun kurucusu ve direktörüdür. 

1993'te Northern İllinois Üniversitesi Tarih ve Fransızca bölümlerinden mezun olan, Panthéon-Assas Paris Üniversitesi II'de  (Université de Paris II Panthéon-Assas) Fransız Basın Enstitüsü'nde (Institut Français de Presse) bir süreliğine Uluslar arası Gazetecilik okuyan Rachel Finn, kariyerine bir yazar olarak başlamış.  Cezayir hamur işlerini keşfetmesi, onu araştırma yapmaya ve nihayetinde "Gâteaux Algériens: Bir Aşk Hikâyesi" adlı bir makale yazmasına vesile olmuş. Bu makalenin Gastronomica'da yayınlanmasıyla Rachel Finn yemek kültürü üzerine yazılar yazmaya başlamış.

Kırmızı Ödülü: Oyuncak Müzesi Reklamına gidiyor...

Basında En İyi Kültür, Sanat ve Eğlence Reklamı / Leo Burnett Istanbul - İstanbul Oyuncak Müzesi

KIPKIRMIZI'yı GREY kaptı

 KIRMIZI REKLAM ÖDÜLLERİ
Kırmızı Reklam Ödülleri, 24 Subat Persembe akşamı düzenlenen bir törenle sahiplerine dağıtıldı. Toplam 39 kategoride ödülün verildiği yarışmada 486 ilan yarıştı. Büyük ödül "Kıpkırmızı"nın sahibi, Grey İstanbul oldu. En yaratıcı reklam ve reklamverenlerin ödüllendirildiği Kırmızı'ya 63 ajanstan 634 reklam içeren 486 ilan katıldı.

Genç Kırmızı Ödülü >>>>Dokuz Eylül Üniv. Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Ana Sanat Dalı ekibi: Fatih Çevik ve Yunus Karaca


Basında En İyi Gazete Reklam Kampanyası / Basında En İyi Bilgi Teknolojisi, İletişim Ürünü ve Hizmetleri Reklamı >>>> Grey Istanbul Google Arama Motoru

PR Başarı:Vodafone Türkiye'den Libya'daki vatandaşlarımıza iletişim desteği

Vodafone Türkiye, Libya’daki vatandaşlarımızın iletişim ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için SMS ile iletişim desteği sağlıyor. Libya’daki tüm faturasız hat kullanan Vodafone abonelerine, yakınlarıyla mesajlaşabilmeleri için 50 TL yükleme yapılırken, faturalı hat kullanıcılarının gönderdikleri SMS’lerden ise ücret alınmıyor. Vodafone geçtiğimiz günlerde Mısır’da yaşanan benzer gerilimler sırasında da Mısır’daki abonelerine yardım eli uzatmıştı. Bölgedeki konsolosluk ve büyükelçiliklerimize ulaşmak isteyen abonelere de iletişim bilgilerini ileten Vodafone Türkiye böylece bölgedeki tüm abonelerine destek sağlamayı hedefliyor.

ETKİNLİK:Çikolata Tadında Günler

Çikolata Tadinda Günler etkinlikleri 25 Subat -6 Mart 2011 tarihleri arasinda MetroCity’de gerçeklesecek. MSÜ’nin profesyonel heykeltiraslarinin hazirlayacagi yaklasik 1 metre boyundaki ‘Çikolatadan Çocuklar’ heykelleri ziyaretçilere tutkulu çikolata anlari yasatacak.

MetroCity, 100 yildan fazladir Türkiye’de çikolata tutkunlarina benzersiz lezzetler sunan Nestlé ile bir hafta sürecek benzersiz bir çikolata etkinligine imza atacak. MetroCity Alisveris Merkezi’nde 25 Subat – 6 Mart 2011 tarihleri arasinda Mimar Sinan Üniversitesi’nden profesyonel 5 heykeltirasin hazirlayacagi yaklasik 1 metre boyundaki ‘Çikolatadan Çocuklar’ heykelleri görenleri mutlu edecek. Ayrica yapilan heykeller Türkiye Omurilik Felçlileri Dernegi’ bünyesinde Türk sporcular tarafindan oynanan ‘Tekerlekli Sandalye Tenisi’ne dikkat çekmek ve yardim toplamak amaciyla, 11 Mart Cuma gecesi MetroCity’de düzenlenecek bir açik artirmada satisa sunulacak.

Sosyal Medya işe yarıyor mu?

Sosyal Medya denince facebook, twitter, youtoube, blog, linkedin, myspace gibi erisim siteleri geliyor hemen akla, çoğu zaman facebook 'ta gecirilen surenin uzunlugundan sikayet edilse de gittikce artan bir oranda daha cok kisi sosyal medyayı günlük hayatının bir parçası olarak kullanıyor, twitter'ı takip ediyor, bloglarda okuma ve araştırma yapıyor. Dolayısıyla sosyal medyayı red etmektense değişime direnmemek, akılcı kullanımla fayda yaratmak mümkün. İş dünyasından başarılı çalışmaları ve geleceğe yönelik öngörüleriyle tanınan Alphan Manas ve Ufuk Tarhan'ın sosyal medya ile ilgili görüşleri http://www.iletisimguncesi.blogspot.com'da/...

Geleceğin sözcülerinden M-Gen Gelecek Planlama Merkezi Kurucusu Ufuk Tarhan'a göre ise şu andaki işinin, tanınmışlığının ve başarısının en önemli kaynağı sosyal medya.  Sosyal medyayı işi için kullandığını ve gelinen noktada kullanmamak gibi bir seçenek olmadığını belirten Ufuk Tarhan sosyal medyayı, yeni çağın ve dijital ekonominin en önemi yapı taşı olarak görüyor. İşi için kullanıyor olsa da sosyal medyanın kendisine keyif verdiğini özellikle belirtiyor. Dünya Fütüristler Birliği Türkiye Başkanı ve Brightwell Holdings BV Yönetim Kurulu Başkanı Alphan Manas sosyal medyayı çok geniş kitlelere fikir ve mesajlarını iletme olanağı olarak kullandıgını ve halen iş dünyasında sosyal medyayı anlayamayan profesyoneller için üzgün oldugunu belirtiyor. Ayrıca çok net olarak sosyal medyanın öneminin olayı sadece “arkadaş edinme, boş vakit değerlendirme” gibi görmemek gerektiğini özellikle vurguluyor. 

BODRUM'da TATARİKA KONSERİ

KAZAN DEVLET KONSERVATUARI TATAR MÜZİĞİ ORKESTRASI TATARİKA KONSERİ
 
Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı - Türksoy tarafından 2011 Abdullah Tukay yılı etkinlikleri çerçevesinde Bodrum Belediyesi’nin davetlisi olarak Bodrum’a gelecek olan "Kazan Devlet Konservatuarı Tatar Müziği Orkestrası" kubız, dombra, Tatar harhonikaları gibi çalgılar kullanarak, geleneksel ve çağdaş müzik kültürünü bir araya getirecek.

Kazan Devlet Konservatuvarı Tatar Sanat Fakültesi'nde 1993 yılında kurulan topluluk Türk Dünyası'nın etnik müziğini dünyaya duyurmanın yanı sıra Fin–Ugor, Slav ve Volga-Ural Bölgesi halklarının ulusal müzik çalgılarını ve geleneklerini tanıtmayı da hedefliyor.

Tatarika Orkestrası birçok tanınmış solistle gerçekleştirdiği resitaller radyo ve televizyon kayıtlarıyla Tataristan, Rusya ve birçok ülkede ilgiyle karşılanıyor.

Tarih    : 28 Şubat 2011 Pazartesi Saat 20.30
Mekan : BODRUM BELEDİYESİ NUROL KÜLTÜR MERKEZİ
(Konser ücretsizdir.)

İstanbul Bienali bu yıl "İsimsiz 2011" başlığıyla 17 Eylül-13 Kasım tarihleri arasında

İstanbul Bienali, 17 Eylül-13 Kasım tarihleri arasında İstanbullularla buluşmaya hazırlanıyor.

12. İstanbul Bienali’nin İsimsiz 2011 olarak belirlenen başlığı ve görsel kimliği, minimalist ve kavramsal yapıtlarıyla 20. yüzyıl güncel sanatının en önemli isimleri arasında sayılan Kübalı-Amerikalı sanatçı Felix Gonzalez-Torres’e göndermeler içeriyor.
12. İstanbul Bienali, başlığının yanı sıra temalarında da Felix Gonzalez-Torres’in işlerinden ilham alıyor. Bienalde "İsimsiz" (Pasaport), "İsimsiz" (Ross), "İsimsiz" (Ateşli Silahla Ölüm), İsimsiz (Soyutlama) ve İsimsiz (Tarih) olarak farklı temalar altında düzenlenecek beş karma sergiye ek olarak, bu meselelerle ilgili tartışmaları daha da ileriye taşıyacak 45 solo sergi de yer alacak. 12. İstanbul Bienali, başlığında olduğu gibi, bu beş tema çerçevesinde de Gonzalez-Torres’e referans vermeye devam edecek.

12. İstanbul Bienali, günümüzde, özellikle bienal bağlamında, yan etkinlik ve programları öne çıkaran anlayışa yanıt olarak, sanatsal ve küratoryel ifadenin asıl biçimi olan serginin önemine yeniden dikkat çekmeyi amaçlıyor. Bu amaçla bienal tek bir sergi mekanında gerçekleştirilerek sanat eserlerinin ön plana çıkmasını sağlayacak. Eylül ayından itibaren İstanbul’u bir kez daha dünya sanat çevrelerinin ilgiyle izlediği bir sanat platformuna dönüştürecek 12. İstanbul Bienali, İKSV tarafından 17 Eylül-13 Kasım 2011 tarihleri arasında Koç Holding sponsorluğunda gerçekleştirilecek.



Bienal heyecanı bu yıl erken başlıyor!
İstanbul Bienali heyecanı bu yıl erken başlıyor! İstanbul Bienali’nde geçtiğimiz yıl başlatılan ve sanatseverlerden büyük ilgi gören "BienalArtı” biletleri, 26 Şubat Cumartesi günü satışa çıkıyor.
"BienalArtı" biletleri ile sanatseverler İstanbul Bienali’ne kişisel olarak katkıda bulunmanın yanı sıra 15-16 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek ön izlemeye katılabilecek ve Bienali özel etkinlikleriyle birlikte sınırsız izleme fırsatına da sahip olacaklar. İki kişi için geçerli olacak “BienalArtı” biletlerinin fiyatı 150TL olarak belirlendi.

Kitap: Japon edebiyatının büyük ustasından Sazende Sunkin



 
Eserlerindeki pürüzsüz düşsel atmosfer ve sıra dışı karakterleriyle tanınan Cuniçiro Tanizaki,
Sazende Şunkin’le, okuru sarsıcı bir iç dünyaya sürüklüyor.

Tanizaki yazarlık serüveninin başında, Japon edebiyatının baskın etkisi altında kalmayı reddedip, Edgar Allan Poe ve Fransız sembolistlerinden yararlanmıştır. Ancak yıllar içinde Batı kültürüne duyduğu hayranlığı, kendi kültürüne olan sadakatiyle besleyen yazar, bu karma etkiyi tüm eserlerine yansıtmış ve dünya edebiyat tarihinde seçkin bir yer edinmiştir.

Sazende Şunkin, bu ezber bozan sentezin eseri olan ve olay örgüsündeki ustalığa hayran bırakan
beş öyküden oluşuyor. Öykü ve romanlarında sıkça Japon söylencelerinden yararlanan Tanizaki,
kahramanlarının tuhaf kişiliklerini tasvir ederken okuru diken üzerinde tutan sahneler çiziyor.
Kitabın ilk öyküsü “Dövme”, sevdiği kadına sıra dışı bir yetenek bahşedebilmek için ona acı çektiren
bir erkeğin şeytansı tasviriyle okuru huzursuz ediyor. “Çocuklar” adlı öyküdeyse, silik ve zayıf
bir çocuk olan Sun-Kiçi’nin şiddetten haz alışının edebi bir zenginlikle anlatılması insanın
en ilkel dürtüleri hakkında düşündürüyor. İnsan doğasının evcilleştirilemeyen hırslarını ve
zıtlıklarını zaman ötesi bir üslupla anlatan yazar, gerçeküstü ve gerilim öğelerini de
büyük bir ustalıkla kullanıyor. Cuniçiro Tanizaki öykülerinin en iyilerini bir araya getiren
Sazende Şunkin, her yaştan öykü severin başucu kitabı olmaya aday...



SAZENDE ŞUNKİN
Yazar: Cuniçiro Tanizaki
Tür: Öykü
Sayfa sayısı: 219
Fiyatı: 15 TL
Yayın tarihi: 15 Şubat 2011

PR Eğitim: Kurumsal İletişim Eğitimi

En iyi profesyonellerden oluşan eğitmen kadrosuyla iş dünyasına hazırlamasıyla benzerlerinden ayrılan Istanbul Business School’da Pazarlama İletişimi, İnsan Kaynakları, Kurumsal İletişim ve Yaratıcı Stratejiler eğitimleri başlıyor. 4 hafta 34 saat sürecek eğitimler 26 Şubat Cumartesi günü Hilton ParkSA’da start alıyor.
Sektörün önde gelen isimleri tarafından hazırlanan ders içerikleri ve sektörün içindeki profesyonel isimlerden oluşan eğitmen kadrosuyla fark yaratan Istanbul Business School genç profesyonel, yeni mezun ve üniversite öğrencilerini iş hayatına hazırlamaya yönelik eğitimlerine devam ediyor. Maçka Hilton ParkSA’da cumartesi günleri saat 10.00–18.30 saatleri arasında gerçekleşecek.

Gevende

   Sınırları olmayan müziğiyle her geçen gün hayran kitlesinin çemberini genişleten Gevende basit müzikal ögeler içeren parçalarını inanılmaz bir performansla sunuyor. Gevende'nin müziği  "folk-rock" ya da "psychedelic folk" olarak tanımlanabilir.

   Kuruldukları 2000 yılından bu yana Türkiye'de ve yurtdışında pek çok konser veren ve birbirinden önemli festivallerde yer alan Gevende dünyadaki en önemli üç müzik fuarından biri olan Popkomm'a seçilerek
uluslararası müzik sektörü temsilcilerine, festival yönetmenlerine ve basın mensuplarına bir konser vermek üzere Berlin'e davet edildi. Uluslararası sanatçıların da ilgisini çeken grup ünlü Alman bas klarnetçi Tobias Klein ve Fransız guitarist Damien Cluzel ile bir müzik projesi üzerinde çalışıyor.

Albüm: Erdem Helvacıoğlu "Black Falcon"

Erdem Helvacıoğlu ve Avustralyalı Ros Bandt imzalı ‘Black Falcon’ albümü Pozitif Müzik Yapım etiketiyle yayımlandı.
Nesli tehlike altındaki Kara Doğan üzerine çağdaş bir ağıt olan ‘Black Falcon’ albümünde, Ros Bandt, uzun boyunlu yöresel tarhu enstrümanı ile kültürel benliğin ve işbirliğinin sınırlarını genişletirken; Erdem Helvacıoğlu ise gitarları çalarak canlı elektronik altyapıları döşüyor. Albümde yedi enstrümantal parça bulunuyor.

Timuçin Esen "Mayhoş" Albümünün İlk Konseri ile İKSV Salon'da..

Başarılı oyunculuk performanslarıyla tanınan Timuçin Esen'in 90'lı yıllarda grup kurduğunu konserler verdiğini pek az kişi bilir.  Dizi film, sinema ve tiyatro ile uğraşan Timuçin Esen bir yandan da şarkı sözleri yazıyor, besteler yapıyor. Timuçin Esen stüdyoya girdi, söyledi, kaydetti, ortaya çıkan albümü Mayhoş'un ilk konseriyle 25 Şubat akşamı IKSV Salon'da. Prodüktörlüğünü Erdem Helvacıoğlu'nun üstlendiği,  tüm söz ve müzikleri Timuçin Esen'e ait olan "Mayhoş", iki yıllık sıkı bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıktı. 
   
Timuçin Esen'i müzisyen kimliğiyle tanımak için, kaydadeğer bir konser izlemek için bu konserin tarihini bir yere not etmenizi öneririm.

Timuçin Esen vokal
Erdem Helvacıoğlu gitar  
Eylül Biçer gitar
Volkan Topakoğlu bas gitar
Onur Başkurt davul

Tarih:25 Şubat 2011 Cuma
Saat: 22.30
Kapı açılışı: 21.30
Ayakta 25 TL Öğrenci 15 TL

Kitap:Tanrı Nasıl İsterse

Kaybedenlerin İtalyasından, dışlanmış insanların karanlık dünyası ...
İyi ve kötünün iç içe girerek yaşandığı puslu bir dünyanın tuhaf kahramanlarıyla tanıştığımız Tanrı Nasıl İsterse, edebiyatın dahi ismi Niccolo Ammaniti’nin sarsıcı anlatımıyla muhteşem bir okuma macerası sunuyor…

Şiddet ve zulümle beslenen bir sevginin bağladığı baba ve oğul Rino ve Cristiano Zena yoksuldur ancak hayatlarını gururla yaşarlar. Tuhaf bir mizaca sahip Dört Peynir ve kendi kızının katili olduğundan şüphe duyulan Danilo Aprea hayat onları bir araya getirerek ve hepsine benzer bir çaresizlik bahşederek aslında en başından ortak kaderi belirlemiştir. Sahip olunanın ötesine geçmek için kısa ve acısız bir çözüm bulunmalıdır ve çözümün adı da ‘bankamatik soygunu’ olur.

Her şey kusursuzca planlamış gibi görünür ancak kimse geçmişin hayaletlerini ve kaygısızca yapılan eylemlerin sonuçlarıyla yüzleşmeleri hesaba katmaz. Uğursuz bir gücün de uyandırıldığı o gece, nehirlerin taşıp tüm ümitleri çamurla kapladığı bir kabusa dönüşür. Ancak, tekinsiz güçlerin uyanmasıyla birlikte karanlıklar içinden gelen küçük sarışın bir kız ise tüm kahramanların kaderini sonsuza dek değiştirecektir…

İlk sayfasından itibaren okuru içine çeken Tanrı Nasıl İsterse, Niccolo Ammaniti’nin üstün yaratıcılığıyla benzersiz bir okuma keyfi sunuyor. Kara mizah ve trajedinin büyük bir uyumla iç içe sunulduğu eser, hümanist yaklaşımıyla da soluksuz okunacak sarsıcı ve güçlü bir roman!

NICCOLÒ AMMANITI
NICCOLÒ AMMANITI, 25 Eylül 1966’da Roma’da doğdu. 1994’te ilk romanı Branchi yayımlandı. (Eser, Martinotti tarafından 1999’da sinemaya uyarlandı). Ardından Çamur (1996) ve Ti prendo e ti porto via (1999) adlı romanları geldi. 2001’de yayımlanan Korkmuyorum, aynı yıl Viareggio Ödülü’nü kazandı. Romanı 2003’te Gabriele Salvatores, filme aldı (Hiç Korkmuyorum).  Tanrı Nasıl İsterse kitabı ona 2007 Strega Ödülü’nü getirdi. Che la festa cominci, Lo e te adlı romanları olan Ammaniti’nin eserleri çeşitli dillere çevrildi.

 TANRI NASIL İSTERSE
Yazar: Niccolo Ammaniti
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 518
Fiyatı: 28,50 TL
Yayın tarihi: 8 Şubat 2011






Kitap:Bir'in genişletilmiş yeni baskısı Crea Yayınları'ndan çıktı

İletişim Güncesi: kitap: BİR (Damladan Okyanusa)

İnsan bilgide zirvedeydi. Ne zaman ki cenneti yitirip kim olduğunu unuttu, işte o zaman bilgide geriye düştü. Maddenin boyunduruğuna girdi.
İlahi yönünü kullanmaz oldu. Mutluluğu hep dışarılarda aradı ama hiç dönüp kendi içine bakmadı.
Mucizeleri fark etmedi. Yaşamı ve yaşamdaki her şeyi tesadüflere bağladı.
Ama hayatta tesadüf diye bir şey hiç olmamıştı ki…
Yaşama bakıyor fakat görmüyoruz, duyuyor fakat dinlemiyoruz, yiyor fakat tat almıyoruz,
seviyoruz fakat kimi sevdiğimizi hiç bilmiyoruz.

Yazar: Şebnem Pişkin
Tür : Kişisel gelişim
Sayfa sayısı: 206
Fiyatı: 14 TL

Kitap "Erken Cumhuriyet İstanbulundan küçük bir sahne: Çaresaz"

İletişim Güncesi: kitap:


Erken Cumhuriyet İstanbulundan
küçük bir sahne: Çaresaz
Halide Edip Adıvar dendiğinde akla ilk gelen, Türk yazın ve düşünce dünyasının
en başarılı kadınlarından biri olduğudur şüphesiz.
Hayatının büyük bir kısmını kadın haklarını savunarak geçiren unutulmaz yazar Halide Edip Adıvar, Çaresaz’da, kadınlığa görev gibi iliştirilen zorlukların öyküsünü anlatıyor.

Erenköy civarlarında bir ilkokul öğretmeni olan Mediha (Çaresaz), küçük yaşta kaybettiği annesinin ardından babasını da kaybedince aile dostları Nikolati Efendi’nin kendisini gönderdiği yatılı okulda büyür. Aradan geçen uzun yıllar Mediha’yı bir öğretmen yapar ve sadece öğrencileri için değil yaşadığı mahalledeki herkesin yardım meleği olur. Mediha’yı tanıyanların onu sevmemesi mümkün değildir. Mahalle sakinlerinden Münir, Meliha’ya aşık olur. Münir ve annesinin Mediha’ya olan sevgisi mutlu bir tablo çizerken Münir’in birden yakalandığı ağır hastalık herşeyi altüst edecektir. 
Münir’in iki yıl süren hastalığı boyunca sabırla ona destek olan Mediha, bu süreç içinde onunla evlenir. Fakat Münir duygularından emin olamadığı için resmi nikah istemez. Münir’in annesinin ölümüyle tüm evin sorumluluğunu da üstlenen Mediha, aşkın en amansız sınavlarından biriyle karşı karşıya gelecektir. 
Romanlarında tasvir ettiği güçlü ve fedakar kadın karakterleriyle Türk edebiyatının öncü yazarlarından biri olan Halide Edip Adıvar, Çaresaz’da kadın ruhunun aşk ve mantık arasındaki yolculuğunu özgün bir dille anlatıyor.

ÇARESAZ
Yazar: Halide Edip ADIVAR
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 88
Fiyatı: 7,50 TL
Yayın tarihi: 8 Şubat 2011

Prospero Dans Topluluğu'nun Mesele'si...

Prospero Dans Topluluğu,  dansçılardan birinin talihsiz bir kazayla sakatlığı nedeniyle "Mesele" adlı dans performansını 1 Mart Salı akşamına erteledi. Performans Cezayir Restoranda izlenebilir.

17. Tiyatro Festivali'nde prömierini yapan Mesele,  Dans Topluluğunun tiyatro, dans ve performanslarda kullanılan yöntemleri ilk defa bir arada kullandığı bir gösteriyle izleyici karşısında... Arapça bir isim olan  "Mesele" kelime anlamı olarak sorun, güç iş anlamına gelir.  Aynı zamanda çıkar çatışmalarının ortasında çözümsüz duran, iki çıkara da hizmet etmek istemeyen bir durumdur; İsrail-Filistin Meselesi,-Kürt Meselesi, Ermeni Meselesi vb. Tasarımını Talin Büyükkürkciyan'ın yaptığı Burak Akyol, Talin Büyükkürkciyan, Tülin Özen, Görkem Kasal'ın yorumladığı "Mesele" 1 Mart Salı saat : 20:30'da Cezayir Restaurant'da izlenebilir.

Hatırlatmak, farkettirmek, göstermek, cesaret, dans sevgisi, tiyatro tutkusu, performans için,
insan gibi yaşamayı hatırlamak için,
meselelerle boğuşarak yaşamamak,
onları çabucak ayırd edip fark edip ters yüz edebilmek için
ve sorgulamadan sadece yapmak için MESELE.

Istanbul- Cezayir Restaurant
Hayriye Cad. 12 Galatasaray/Beyoğlu
cezayir@cezayir-istanbul.com
0212 245 9980

Konser:CRR'de Kayhan Kalhor Konseri

 Kemençe  üstadı müzisyen, bestekâr Kayhan Kalhor farklı lezzetteki müziğiyle 18 Şubat'ta CRR'de izlenebilir.
    İran’ın birçok bölgesini, müzikteki yöresel farklılıkları daha iyi görebilmek amacıyla gezen Kayhan Kalhor’un  müzik kalitesi bu seyahatler sonucunda zaman içinde daha üst seviyelere çıktı. New York Philharmonic ve Orchestre National de Lyon gibi dünyaca ünlü orkestralarla sahne alan Kayhon Kalhor aynı zamanda Dastan ve Ghazal: Persian & Indian Improvisations and Masters of Persian Music topluluklarının da kurucuları arasında yer alır.  Kalhor 2004 yılında John Adams’ın "Perspectives Series" kapsamında Carnegie Hall’da solo bir resital vermek üzere ABD’ye davet edildi.  Aynı yıl Lincoln Center’ın Mostly Mozart Festival’inde Mozart Requiem’i orkestra ile beraber icra etti.
Yo-Yo Ma’nın Silk Road projesinin asli üyelerinden olan sanatçı Silent City, Blue as the Turquoise Night of Neyshabur ve Mountains are Far Away besteleriyle Silk Road Ensemble’nin üç albümünde yer alıyor.

    Kayhon Kalhor Faryad İran sınırlarını aşan bir sanatçı olarak  "Without You" ve "The Rain" çalışmalarıyla Grammy’e aday gösterildi.  Mohammed Reza Shajaria ve Shahrom Nazeri gibi İran müziğinin dev isimleriyle birlikte çalan ve çeşitli başarılara imza atan sanatçı, bu sanatçılar için  beste yaparak başarısını kanıtladı.  Kalhor 2006 yılında Erdal Erzincan ile memleketinin sınırlarının dışında yeni bir müzik yolculuğuna çıkarak "The Wind"  isimli bir albüm çalışması gerçekleştirdi.

AYŞE TÜTÜNCÜ DÖRTLÜSÜ KONSERİ

Ayşe Tütüncü Dörtlüsü ile bir piyano, dört perküsyon ve nefesliler...
Aye Tütüncü'nün alışılmadık bileşimden duyduğumuz sesleri bizi Chick Korea, Shadowfax, Carla Bley ya da Debussy gibi bestecilerin iyi bilinen parçalarını yeni bir ışık altında görmeye götürüyor. Öte yandan Şecaattin Tanyerli’nin bir tangosu veya Egberto  Gismonti  ve Jan Garbarek’in parçalarının temaları, etrafına hınzırca örülen düzenlemelerle belli belirsiz seçiliyor. Bu çeşitleme ve kolajların yanı sıra grubun kendi besteleri de repertuarı aynı minval üzere tamamlıyor.
Etkinlik Tarihi : 19 Şubat, saat :  20:00
Etkinlik yeri: Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi
 

Kitap: Bir dönem, iki kadın

Türkiye’nin ve dünyanın 1940’lardan günümüze uzanan çarpıcı macerasına tanıklık etmiş, tanıklıkla kalmayıp olayların içinde yaşamış iki kadın; Oya Baydar ve Melek Ulagay, anılarını anlatıyor.


Gençliği, umudu, devrimci mücadeleyi, hapishaneleri, işkenceleri, sevdiklerini yitirmenin acısını, mülteciliği, sürgünü, eve dönüşleri, sol örgütleri, İstanbul’dan Filistin kamplarına, Güneydoğu’dan Avrupa kentlerine savrulan yaşamları anlatıyorlar. Onlar, 27 Mayıs’a, 68 olaylarına, solun yükselişine, 1 Mayıs’lara, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerine, katliamlara, Kürt hareketinin başlangıç günlerine, kontrgerillaya, Ortadoğu’da Amerika ve İsrail’in Filistin halkını yok etme planlarına, sosyalist ülkelerdeki yaşama, Berlin Duvarı’nın yıkılışına, sosyalist sistemin çöküşüne, yakın tarihin daha nice olayına tanıklık etmişler.


Günümüz Türkiyesi’nde ve dünyada adları bilinen, bugün hâlâ önemli konumlarda, siyaset sahnesinde olan pek çok insanı yakından tanımışlar. Dostluğu, yoldaşlığı, sevgiyi, aşkı, örgüt ve parti içi sorunları yoğun duygularla yaşamışlar. Ve şimdi kendileriyle, geçmişle, tarihle hesaplaşarak o günleri anlatırken geleceğe doğru sesleniyorlar.
 
“Tarihi sadece erkekler yazmamalı, tarih erkeklerin insandan çok siyasete odaklı resmî tarihi olmamalı. Bizimki bir başlangıç, geçmişi yansıttığımız ayna da bizim kendi aynamız. Umarız devamı gelir, başkaları da kendi aynalarını tutarlar tarihimize.”
“Bunca insan geçti hayatımızdan, acı tatlı bunca olay, anlatılanlar ve anlatılamayanlar, hatırlananlar hatırlanmayanlar, unuttuklarımız, unutmak isteyip de unutamadıklarımız, unutmaktan korktuklarımız ya da unutmak istediklerimiz. Bizimki; farklı duygular, farklı dürtülerle, farklı ortamlarda ama aynı amaca doğru, paralel çizgiler gibi kesişmeden akıp geçen iki yaşam; iki kadın hikâyesi işte.” diyor Melek Ulagay ve Oya Baydar.

BİR DÖNEM İKİ KADIN
“Birbirimizin Aynasında”
Yazar: Oya Baydar – Melek Ulagay
Tür: Söyleşi
Sayfa sayısı: 435
Fiyatı: 26 TL
Yayın tarihi: 8 Şubat 2011



Contactplus+ İletişim Hizmetleri
Şebnem Soral
sebnems@contactplus.com.tr
Tel: 0212 229 76 26
Faks: 0212 229 95 25

Dans Performans: Panic in the Zoo

Panic in the Zoo dans performansı Garajİstanbul'da gerçekleşiyor...
Nisan 2010'da Frankfurt Mousonturm Plateaux Festival'de prömiyeri  gerçekleşen "panic in the ZOO" sonunda İstanbul'da Garajİstanbul'da... "Panic in the Zoo" kendi ic sesinin ve ait olmadigini hissettigi bir dunyanin arasinda kalmis bir kizin hikayelerini anlatiyor. Projenin devinimleri yer yer caresizlikten yer yer de duygusal patlamalardan koruklenen gunluk adetlerin kucuk degisiminden besleniyor. Sahnenin boslugunda yaratilan devasal icsel alan ve hicbir seyin uyusamamazliginin koklerinin arayisi temalari performansta kullanilan korku filmi ve "death metal" fragmanlarindan daha temel bir nokta olusturuyor.

"Panic in the Zoo" kisisel bir performans bicimini ve farkli rituelleri kesfetmeye ugrasirken teslimiyetcilikten uzaklasmanin ve pes etmeyi reddin de bir cabasi olarak karşımıza çıkıyor.


"panic in the ZOO" yaratıcı ekibi



Konsept, koreografi: Alı Bostancı
Performans: Aslı Bostancı, Umut Sürel
Ses tasarım: Mutlu San
Işık tasarım: Ayşe Ayter
Styling, kostüm: Umut Sürel

Asli Bostanci çağdaş dans performans sanatçısıdır. Michael Laub/Remote Control Production Grubu'nda performansçı ve  Mimar Sinan Güzel Sanatlar Devlet Konservatuarı Modern Dans Bölümünde öğretim görevlisidir.

**"panic in the ZOO" bir 2010 Plateaux Festival Prodüksiyonudur

IF Gökkuşağı Partisi Babylon'da

   Her yıl çok konuşulan ve sabırsızlıkla beklenen !f Gökkuşağı Partisi 25 Şubat Cuma akşamı birden fazla mekanda gerçekleştirilecek.  Parti tek bir kulubün kapıları arasına sığamayacak kadar büyük,tek bir odada duramayacak kadar hareketli olacagından parti mekanları Babylon ve Nublu olarak seçildi.

   !f takipçilerinin Too Much Pussy filminden tanıdığı DJ Metzgerei, Berlin gay sahnesinde ses getirdiği kadar DJ kabininde de minimal teknodan elektro-pop’a uzanan seti ile ses getirecek. Onu Dearhead, Elif Tanrıbilir, Çağlar Sür, Sanem İlçe, Arzu Gürsel, Death by Pop ve görselleriyle Jacki Raindrops takip ederek, Babylon ve Nublu’nun her yerine dağılmış gökkuşağı çocuklarını sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendirecek.

Mekan:BABYLON
Program: Warm-up ve Kapanış : Dearhead 22:00-23:00 ve 02:00-04:00

Headliner: DJ Metzgerei 23:00-02:00

Mekan:Nublu

Program:Elif Tanrıbilir 22:00 – 01:00

Çağlar Sür 01:00 – 04:00

Nublu Üst Kat:

Sanem İlçe – Arzu Gürsel 22:00 – 01:00

Death by Pop 01:00 – 04:00

Late Night Burlesque Party at ROXY

   Striptizin en teatral hali bu ay ROXY’de! Bu Moulin Rouge gösterisi İstanbul’da çok konuşulacak! İhtişamlı kostümler, abartılı makyajlar, yüksek topuklu ayakkabılar, lüks aksesuarlar ve tabii ki birbirinden seksi kızlar… Sanatla seksapelin en çok yakıştığı performans Burlesque Show 12 Şubat Cumartesi gecesi ROXY’de!

......Kimi zaman abartılı grotesk bir anlatıma sahip Burlesque Show’un kızları, 19. Yüzyılı yansıtan kostümleri, baştan çıkarıcı koreografileri ve özel danslarıyla muhteşem bir gece yaşatmak üzere geliyor. Bu sezon İstanbul’da cumartesi geceleri için ilginç alternatifler sunmaya devam eden ROXY, konsept partilerine bir yenisini daha ekleyerek bu kez harikulade Burlesque kızlarıyla karşımıza çıkıyor. Yüzyıllardır Avrupa ve Amerika’nın zenginler dünyasının en elit eğlencelerinden bir olan Burlesque Show’da, kabare dünyasının en seksi kızları dişiliklerini müzikle birleştirerek izleyenleri nostaljik bir yolculuğa çıkartıyor.

Kapı açılış: 22:00
Bilet: 20 TL

İletişim Güncesi: kitap

İletişim Güncesi: kitap: Marc Levy'nin son kitabı "Gölge Hırsızı"...

Fransa'nın en çok satan yazarı seçilen ve okurları dünyada 25 milyonu aşan Marc Levy, Gölge Hırsızı’nda, ardımızda bırakamadığımız anları, anıları ve aşkları anlatıyor. Birbirine karışan gölgelerin, kesişen kaderlerin izini sürüyor.


Belki fazla ışık aşk için tehlikeli…
Belki tam tersi,
ışık vurmayınca,
aşk da, gölgesiyle beraber siliniyor…

Fransa’nın çok satan yazarı Marc Levy’nin unutulmaz romanı Gölge Hırsızı’ndaki kahramanın bir amacı var: “çocukluğun karanlık gecelerini evcilleştirmek.” Yitirilen saflığı, keşfedilen çocukluğu ve hiç beklemediğimiz anda karşımızı çıkıveren geçmişimizi konu alıyor, Gölge Hırsızı. Birbirine karışan gölgeleri, kesişen kaderleri ve zamanın asla eskitemediği dostlukları, aşkları anlatıyor.

Babası tarafından terk edilmiş, çocukluğunu annesiyle birlikte, sıradan bir kasabada geçiren kahramanımızın özel bir yeteneği vardır: peşine başkalarının gölgeleri takılır ve onunla konuşur. Yıllar sonra büyük bir şehirde doktor olan gölge hırsızı, ne işinden ne de tekdüze ilişkisinden tatmin olmaktadır. Bir rastlantı eseri geçmişe yaptığı yolculuk sayesinde,  bir türlü ismini koyamadığı özlemin ve peşini bırakmayan gölgelerin sırrını çözecek, mutluluğu yeniden keşfedecektir.   

Çocukluğunu geçirdiği kasabayı terk ederek başarılı bir doktor olan Gölge Hırsızı’nın kahramanı, rastlantı eseri sıradan bir kıyı kasabasını ziyaret ederek, hüzün dolu geçmişiyle karşılaşır. Yıllar öncesinde ziyaret ettiği bu kumsalda, gölgelerinin birbirine karıştığı ilk aşkının izini bulacak ve onun peşine takılmaktan başka bir seçeneği olmadığını kabullenecektir. Belki de birlikte, bir sandığın için sakladıkları o uçurtmayı yerinden çıkarmanın zamanı artık gelmiştir; belki de bazı anlar, bazı gölgeler peşimizi bırakmayıp kaderimiz haline gelirler.

Yazar: Marc Levy
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 213
Fiyatı: 17,50 TL
Yayın tarihi: 1 Şubat 2011

Bir şeyi gerçekten başarmak istiyorsan...If you want to achieve something...

                                     

Bodrum'da Kültür Sanat: Gümüşlük Klasik ve Caz Günleri

Amavi Gümüşlük ve Eklisia’nın sponsorluğunda, Gümüşlük ve Bodrum Belediyelerinin katkılarıyla yaza kadar devam edecek olan “Gümüşlük Klasik ve Caz Günleri” her ay bir klasik müzik ve bir caz konseriyle sürecek. 15’er gün arayla gerçekleşecek konserler şimdiden ilgiyle beklenirken, caz konserleri Amavi’de; klasik müzik konserleri ise Eklisia’da yapılacak. Eklisia’da gerçekleşecek konserlerin bilet ücretleri 20 TL olarak belirlenirken, Amavi’deki konserler için 0 252 394 42 28 numaralı telefondan rezervasyon yapılması gerekiyor.

Eklisia iletişim: 0 507 349 59 68 / 0 538 418 03 73
eklisia@gmail.com

“Gümüşlük Klasik ve Caz Günleri” Programı:
12 Şubat 2011 Cumartesi
Sibel Köse Quartet
Amavi Gümüşlük saat: 20:00

26 Şubat 2011 Cumartesi
Eren Levendoğlu - piyano
Eklisia Gümüşlük saat: 19:30

12 Mart 2011 Cumartesi
Ayşe Gencer Quartet feat. İmar Demirer
Amavi Gümüşlük saat: 20:00

26 Mart 2011 Cumartesi
Stefan Milenkovich – İbrahim Yazıcı - keman/piyano
Eklisia Gümüşlük saat: 19:30

16 Nisan 2011 Cumartesi
Sarp Maden Quartet
Amavi Gümüşlük saat: 20:00

7 Mayıs 2011 Cumartesi
Maksym Kulabukhov – piyano
Eklisia Gümüşlük saat: 19:30

14 Mayıs 2011 Cumartesi
Bora Çeliker Trio
Amavi Gümüşlük saat: 20:00

22 Mayıs 2011 Pazar
Cihat Aşkın – Eren Levendoğlu - keman/piyano
Eklisia Gümüşlük saat: 19:30
 

Prospero Dans Topluluğundan "Mesele" 1 Mart'a ertelendi!

Prospero Dans Topluluğu,  dansçılardan birinin talihsiz bir kazayla sakatlığı nedeniyle "Mesele" adlı dans performansını 1 Mart Salı akşamına erteledi. Performans Cezayir Restoranda izlenebilir.
   Hatırlatmak, farkettirmek, göstermek, cesaret, dans sevgisi, tiyatro tutkusu, performans nedir? sorusu için, insan gibi yaşamayı hatırlamak için, meselelerle boğuşarak yaşamamak, onları çabucak ayırd edip fark edip ters yüz edebilmek için ve sorgulamadan sadece yapmak için MESELE.

   "Mesele" kelime anlamı olarak sorun, güç iş anlamına gelir. Arapça bir isim. Aynı zamanda çıkar çatışmalarının ortasında çözümsüz duran, iki çıkara da hizmet etmek istemeyen bir durumdur; İsrail-Filistin Meselesi,-Kürt Meselesi, Ermeni Meselesi vb. Tasarımını Talin Büyükkürkciyan'ın yaptığı Burak Akyol, Talin Büyükkürkciyan, Tülin Özen, Görkem Kasal'ın yorumladığı "Mesele" 15 Şubat Salı saat:20:30'da Cezayir Restaurant'da izlenebilir.

Prospero Dans Topluluğu 2007 yılında İstanbul Dans Festivali zamanında Tepetaklak gösterisinin çalışmaları sırasında kuruldu. Prag/Festival New Europe ve Bonn Biennali'nde temsil edilen Tepetaklak gösterisi dört defa sahne çağrısı alıp seyirci tarafından büyük beğeni topladı. Topluluk sonraki yıllarda 16. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nde Tersi-Düz'ü ve iDans Festivali'nde Mekanizmalar'ı festival seyircisine sundu. 17. Tiyatro Festivali'nde prömierini yapan Mesele ilk defa topluluğun tiyatro, dans ve performanslarda kullanılan yöntemlerin bir arada kullanıldığı bir gösteri oldu.

Istanbul- Cezayir Restaurant
Hayriye Cad. 12 Galatasaray/Beyoğlu
cezayir@cezayir-istanbul.com
0212 245 9980

Performansla ilgili yorumlar şöyle: “Türk, Kürt, Ermeni olmak... Nusaybin’de ya da Nişantaşı’nda yaşamak... Homoseksüel ya da heteroseksüel olmak... Başlıbaşına kadın olmak...”
…Her şey dört tane siyah boruyla anlatılıyor. Hayatımızda ne kadar çok boru olduğunu, hayatımıza ne kadar çok boru ‘girdiğini’ bir yan tema olarak da görüyoruz…
Eraslan Sağlam | 28 Mayıs 2010

"Mesele'nin kahramanları, orta sınıfa has iç sıkıntıları çeken az gelişmiş bireyler, bir türlü yüksek hassasiyetleri anlaşılamayan çakma bohem burjuvalar yahut düşünsel ve fiziksel teşhir mütehassısları değil. Tuzla'dan bir tersane işçisi erkek, TEKEL işçisi bir kadın, minibüste hayallerini takas eden varoş insanları, bir Ermeni, bilinmeyen dilde konuşan birileri, bir kadın, cinsel tercihleri sistemle örtüşmeyen bir şuursuz, otoriteyle dalga geçen çocuklar... Kentin merkezinde sıklıkla fark etmediğimiz, aynı otobüse binmediğimiz, haberlere trajedileri ile konu olduklarında pek bir içlendiğimiz, mücadeleleri söz konusu olduğunda türlü kaçış yolları ürettiğimiz insanlar. Mesele bize aynı kentte yaşayıp, aynı sokakta yekdiğerine değmeden, anlamadan, iletişim kurmadan hayaletler gibi birbirimizin içinden geçip gittiğimiz bir hayatı anlatıyor. Bu hayatı naif bir mizah anlayışıyla eleştiriyor" (Hakan Gürel 14.12.2010 bianet)

Pera Müzesi'nde Türkiye’den Video Sanatı ve Deneysel Sinema Çalışmaları

"Koşullu " "Lowave"
Türkiye’den Video Sanatı ve Deneysel Sinema Çalışmaları      

Türkiye’den sekiz deneysel film ve video sanatı çalışmasına yer veren KOŞULLU, eğitim sisteminin ve genelde günümüz Türk toplumunun çocuk ve gençleri zihinsel anlamda nasıl koşulladığını inceleyen bir derleme. Gençliğin koşullandırılmasını farklı tarz ve yaklaşımlarla sorgulayan işlerde milli marşın, görünürde masum bir biçimde her gün okunması (İlkler, Hatice Güleryüz), askeri yöntemler (Köken, Erkan Özgen) ve sosyal adaletsizlik (Köyümüz, Şener Özmen) gibi konulara değinilmektedir. Güldem Durmaz’ın Koro adlı çalışmasındaki kadınlar hapishanesi veya Berat Işık’a ait Mavi Kuşların Gittiği Yer filmindeki okul vasıtasıyla, evin mahremiyetinden (Bir Genç Kız Yetişiyor, Ferhat Özgür) kamusal alana (İnce Buz Üzerinde, Burçak Kaygun) açık ve örtük pek çok farklı sürece yer verilmektedir. Bunun ötesinde, Ethem Özgüven’in tüketim toplumunun mekanizmalarıyla ve bunların psikolojik sonuçlarıyla yüzleşen Delirium adlı videosunda olduğu gibi, dünyanın üzerimizdeki etkisi ve bireyin gelişimine dair düşünceler yer almaktadır.

Program:
İlkler - Hatice Güleryüz
Koro - Güldem DurmazProgram:
İlkler - Hatice Güleryüz
Koro - Güldem Durmaz
Köyümüz - Şener Özmen
İnce Buz Üzerinde - Burçak Kaygun
Delirium Ethem Özgüven
Köken - Erkan Özgen
Bir Genç Kız Yetişiyor- Ferhat Özgür
Mavi Kuşların Gittiği Yer - Berat Işık

Tarih: 5 Şubat Cumartesi 17:00
Film Gösterimi ve Küratörlerle Konuşma
Küratörler: Yekhan Pınarlıgil ve Silke Schmickl

İstanbul Fashion Week Başladı!

http://m.markafoni.com/r/mail/84b6II53153II120e1a1772b

!f Istanbul 10. yaşını kutluyor

    Türkiye’nin ilk ve tek bağımsız filmler festivali !f İstanbul AFM Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali Şubat 2011’de 10. yaşını kutluyor. Festival bu sene İstanbul’da 17-27 Şubat, Ankara’da ise 2-6 Mart tarihlerinde gerçekleştiriliyor.

Onuncu senesinde festival yeni ilklere imza atıyor

!f Robert Redford’un kurduğu Sundance Enstitüsü ile birlikte dünyada 12 şehirde yürütülen “Film Forward: Kültürel Diyaloğu Geliştirmek” projesinin ortaklarından biri oldu. Ayrıca, Türkiyeli senarist ve yönetmenlerin yetiştirilmesine yönelik Sundance Lab modelinin bir benzeri İstanbul’da gerçekleştirilecek.
Geçen yıl dünyaca tanınan online sinema sitesi MUBI ile başlatılan ve beş festival filminin İstanbul ile eşzamanlı başka şehirlerde de izlenmesini sağlayan “!f ²: İstanbul’dan Canlı” projesi bu yıl 16 şehirden 23 şehire büyüyor.
Festivalin merakla beklenen bölümlerinden “Hit Filmler” Digiturk, bu sene eklenen yeni bölümlerden “Ne Kadar Gerçek O Kadar Kurgu” CNBC-e ve “Y-eni Kuşak” ise Doritos sponsorluğunda gerçekleşiyor. “Fantastik Filmler” bölümü bu sene de gnçtrkcll sponsorluğunda gerçekleştiriliyor.
Festivale bu sene yeni bir salon daha ekleniyor. Festival filmleri Beyoğlu AFM Fitaş, Caddebostan AFM Budak ve AFM İstinye Park’ın yanı sıra Cinebonus Maçka G-Mall’da da izlenebilecek.
Sundance ile üç yıl süren çalışmalar meyvesini verdi
!f İstanbul, üç yıl süren görüşmeler sonucu dünyada 12 şehirde yürütülen “Film Forward: Kültürel Diyaloğu Geliştirmek” projesinin ortaklarından biri oldu. Festival, proje kapsamında kapsamında !f izleyicilerini Sundance Lab ile tanıştırıyor. İstanbul’a gelecek olan Sundance ekibi ve Hollywood senaristleri kendini geliştirmek isteyen senaryo yazarları ve bir senaryonun film haline getirilmesi konusundaki mutfak bilgilerini geliştirmek isteyen meraklılar için panel, sunum ve atölyeler gerçekleştirecek. Proje kapsamında 12 şehirde gösterilecek bir film seçkisi de var. Bu seçkide yer alan filmlerden “Amreeka/ Amrika”’nın yönetmeni Cherien Dabis ve “Afghan Star/ Afgan Star” filminin yönetmeni Havana Marking İstanbul ve Ankara’da film gösterimlerine katılacak.
info@ifistanbul.com | www.ifistanbul.com
Bankalar Caddesi Yanikkapi Sok. No:3 Suma61 fax: +90(212) 254 10 67
tel:+90(212) 254 10 60 – Han 1.Netfilm Prodüksiyon
Kat Karakoy 34420

Can Yayınları'ndan iki yeni kitap

25 milyon okurun önerisi…  
Fransa'nın en çok satan yazarı seçilen ve okurları dünyada 25 milyonu aşan Marc Levy, Gölge Hırsızı’nda, ardımızda bırakamadığımız anları, anıları ve aşkları anlatıyor. Birbirine karışan gölgelerin, kesişen kaderlerin izini sürüyor.


Fransa’nın çok satan yazarı Marc Levy’nin unutulmaz romanı Gölge Hırsızı’ndaki kahramanın bir amacı var: “çocukluğun karanlık gecelerini evcilleştirmek.” Yitirilen saflığı, keşfedilen çocukluğu ve hiç beklemediğimiz anda karşımızı çıkıveren geçmişimizi konu alıyor, Gölge Hırsızı. Birbirine karışan gölgeleri, kesişen kaderleri ve zamanın asla eskitemediği dostlukları, aşkları anlatıyor.


GÖLGE HIRSIZI
Yazar: Marc Levy
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 213
Fiyatı: 17,50 TL
Yayın tarihi: 1 Şubat 2011

Jean-Paul Sartre’ın da lavabosu tıkanır!    
     Aykırı yazar Marc Crick, belki sadece edebiyat devlerini kendimize daha yakın görmemizi sağlayacak bir çözüm arıyor… Belki de hayal kurma gücü ve espri yeteneğiyle hepimiz için gönderilmiş bir mizah elçisi! Dünya edebiyatının “usta” yazarları Sartre’ın Lavabosu’nda tıpkı bizler gibi ev işleriyle meşgul ve hepsinin de kendi üslubunca sorunlarla başa çıkma teknikleri var!



 Can Yayınları’nın Kırk Merak dizisinden 2010 yılında yayınladığı Kafka’nın Çorbası adlı kitabıyla tanıdığımız Mark Crick, keskin zekası ve sınır tanımayan hayal gücüyle yarattığı sıra dışı eseriyle tekrar karşımızda.


Sartre’ın Lavabosu, edebiyat dünyasının on dört dev ismini bir araya getirip, hepsinin Angarya ev işleriyle yoğrulmuş sıradan hayatını hayal ettiriyor bize. Ernest Hemingway’den en iyi duvar kağıdı uygulama tekniklerini dinleyip Murakami’den boya-badana işlerinin inceliklerini öğrenme, hatta Julius Caesar’ın mutfak rafı takma macerasına tanık olma şansını yakalıyoruz. Listenin geri kalanı da en az bunlar kadar merak uyandırıcı: Dostoyevski banyosuna fayans döşerken, Milan Kundera pencereye cam takıyor. Kitaba adını veren Jean Paul Sartre, lavabosunda başlayan tıkanıklığın hayatını ele geçirmesiyle ne yapacağını bilemez bir hale geliyor. Anais Nin’in panel kapı boyayışını unutmaksa mümkün değil! Kitaptaki her tamirat işinin kendine ait resmi ise, yazarın görsel sanatlardaki kimliğiyle de tanışma fırsatı sağlıyor. Tabii ki her resim yine birbirinden ünlü ressamların stilleri taklit dilerek yaratılmış…Dünya edebiyat tarihinin en iddialı yazarlarıyla hoş ve beklenmedik bir buluşma yaratan Sartre’ın Lavabosu, üstün ironi anlayışıyla örülmüş satırlarıyla okuru kendine hayran bırakıyor.


SARTRE’IN LAVABOSU                                                                                           
Yazar: Marc Crick
Tür: Anlatı
Sayfa sayısı: 107
Fiyatı: 10,50 TL
Yayın tarihi: 1 Şubat 2011
Bilgi için:
Can Yayınları Basın ve Halkla İlişkiler
Cansın Kıraner
cansinkiraner@canyayinlari.com
Tel: 0212 252 56 75 Dahili: 144
Faks: 0212 252 72 33
http://mr.canyayinlari.com/Golge_hirsizi/index.html
Contactplus+ İletişim Hizmetleri
Şebnem Soral
sebnems@contactplus.com.tr
Tel: 0212 229 76 26
Faks: 0212 229 95 25

Neşe Gümüşcüoğlu Suluboya Resim Sergisi Deyim Sanat Galerisinde


SULUBOYA’NIN SEVGİLİYLE DANSI

Deyim Sanat Galerisi, kuruluşunun 27. yılında 1 Şubat – 15 Şubat 2011 tarihleri arasında Neşe Gümüşcüoğlu’nun 26. kişisel Suluboya Resim Sergisi’ne ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Neşe Gümüşcüoğlu, İstanbul, Kadıköy’de doğdu ve halen orada yaşamaktadır.
1985 yılında resim çalışmalarına başlayan sanatçı , Suluboya tekniğinin heyecanlı ve duygusal yapısına çok uyduğunu ve bu yolla kendisini daha iyi ifade edebildiğini fark ederek bu dalda yoğunlaşmıştır.

Bir nefeste spontane fırça darbeleriyle elde edilen akışkan ve şeffaf lekelere, gerektiğinde yoğun ve şiddetli tonlar da katarak özgün bir dil oluşturan Neşe Gümüşcüoğlu, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği ve Suluboya Ressamları grubu üyesidir.
Bugüne kadar pek çok karma sergiye de katılan sanatçının canlı ve sıcak renklerden oluşan resimlerinin konusu yine “Peyzajlar”, “Gelincikler”, “Yarış Atları”, “Tangolar” ve “Flamenkolar”dır.  Gümüşcüoğlunun  adeta  sanat yaşamının son 10 yılının bir özetini görebileceğiniz bu sergiye özellikle suluboya seven sanatseverleri sevgililer günü sebebi ile farklı  bir hediye almaları için bekleriz.

Deyim Sanat Galerisi
Büyükdere Caddesi, Meydan Sokak, Spring Giz Plaza,
Maslak, İstanbul (Sheraton oteli yanı)

Tel:      0 (212) 286 21 83-84

Kahve Dünyası, sevgiliniz için çok tatlı sürprizler hazırladı!

Kahve Dünyası, Sevgililer Günü'nde aşkını ifade etmenin en tatlı yolunu arayanlar için nefis çikolata ve pastalar hazırladı. Kalp şeklindeki görüntüleriyle aşkı anlatan, enfes tatlarıyla mutluluk veren bu özel hediyelerle sevgilinize tatlı bir sürpriz yapabilirsiniz.
    Kahve dünyası, 14 Şubat'ta sevgilisine nasıl bir hediye alacağını düşünenlere en tatlı önerileri sunuyor: Sevgililer Günü için özel olarak hazırlanan kalp çikolatalar ve "Sevgilim için" pastası…
Sütlü veya bitter seçenekleriyle sunulan kalp çikolataları; mor rengi ve özel tasarımıyla son derece şık gözüken "Sevgilim için…" kutusunda alabilirsiniz. Ayrıca yine bu özel gün için hazırlanan zarif keseler, çikolatalarınızı koyabileceğiniz bir başka seçenek… Bu güzel kutu ve keseleri; kalp çikolatalarla birlikte, sevgilinizin hoşuna gideceğini düşündüğünüz istediğiniz çikolata çeşidiyle doldurabilirsiniz.
Eğer aşkınızı en iyi nefis bir pastanın ifade edeceğini düşünüyorsanız; Kahve dünyası'na mutlaka uğramalısınız. Çünkü "Sevgilim için" pastaları tam size göre… Kalp şeklindeki görüntüsü ve leziz çilekleriyle aşkınıza tat katacak olan "Sevgilim için" pastasına sevgiliniz bayılacak!
Kahve dünyası tüm aşıkları, 14 Şubat Sevgililer Günü'nü birlikte kutlamak için mağazalarına bekliyor.
      

Sevgililer Gününde Özel Etkinlik

    AVM MFI Partners tarafından yönetilen ve sahip olduğu zengin marka karması ile Power Outlet kavramını Türkiye ile ilk kez tanıştıran 212 İstanbul Power Outlet, Sevgililer Günü’ne çok özel bir etkinlikle damgasını vuruyor.
     212 İstanbul Power Outlet’te, Sevgililer Günü’ne özel hazırlanacak sahnede, Süheyl Uygur ve Burçin Orhon Uygur ilk kez birlikte yer alacaklar!
12 Şubat Cumartesi günü, yaklaşık 2 saat boyunca eğlenceli yarışmalar yapacak olan Süheyl ve Burçin Orhon Uygur ikilisi, yarışmalar neticesinde kazanan çiftlere, 212 İstanbul Power Outlet tarafından verilecek sürpriz hediyeleri veya indirim çeklerini takdim edecekler.
212 İstanbul Power Outlet’ten Geleneksel Pasta Yarışması
212 İstanbul Power Outlet tarafından geleneksel hale gelen ve ziyaretçiler tarafından her sene yoğun ilgiyle karşılanan pasta yarışması, bu yıl da Sevgililer Günü’nde sevginizi anlatmanın en tatlı ifadesi olacak.
13 Şubat Pazar günü gerçekleştirilecek etkinlikte, sevgilinizle birlikte renkli ve eğlenceli bir gün geçirmek için 212 İstanbul Power Outlet en doğru adresiniz olacak!

Tüketici en çok Pınar Süt’ü beğeniyor!

     KalDer Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi 2010 yılı 3. çeyrek ölçümlerinde süt ve süt ürünleri sektöründe Pınar; müşteri memnuniyetinde 2006, 2007 Türkiye’nin öncü gıda markası PINAR, tüketicisinin istek ve ihtiyaçları doğrultusunda oluşturduğu ürün gamıyla “Sağlık, Yenilik ve Lezzet”i bir arada sunarak, tüketici tercih sıralamasında birinci olmaya devam ediyor.
KalDer Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi 2010 yılı 3. çeyrek ölçümlerinde süt ve süt ürünleri sektöründe Pınar; son beş yıldır olduğu gibi,  müşteri memnuniyetinde yine en yüksek puanı alarak liderliğini sürdürdü. Beş yılı aşkın süredir Türkiye Kalite Derneği ve Uluslararası Araştırma Şirketi KA Araştırma tarafından; ACSI (American Customer Satisfaction Index) lisansı, National Quality Research Center ve Michigan Üniversitesi proje yönetim desteği ile yürütülen TMME çalışmasında Pınar, 85 puan alarak süt ve sütün ürünleri kategorisinde birinci oldu.
     Herkesin beğenisine uygun lezzetleri yaratan PINAR’ın ürün gamında krem peynirden kaşar peynire, labneden tereyağa kadar süt ve süt ürünlerinin pek çok çeşidi bulunuyor. Sütten gelen lezzetli ürünlerini, en doğal haliyle tüketicisine ulaştıran PINAR, tüketicisinden aldığı destekle sağlıklı alternatifler yaratmaya devam ediyor.


Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) hakkında
Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME), 20’yi aşkın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede yürütülen Ulusal Müşteri Memnuniyeti Endeksi’nin Türkiye uygulamasıdır. TMME, Türkiye Kalite Derneği-KalDer, KA Araştırma Limited ortak girişimi tarafından yürütülmektedir. Türkiye çapında, değişik sektörleri ve bu sektörlerdeki kurumları kapsayacak şekilde her 3 aylık dönemde yapılan Ulusal Endeks'in oluşturulmasında, ülke içinde satın alınan belirli ürün ve hizmetleri sunan kuruluşlar için müşteri memnuniyeti anketleri yapılmakta, bu anket sonuçları özel bilimsel bir ekonometrik model (ACSI Modeli) kullanılarak analiz edilmektedir. Analiz sonuçları kurumsal, sektörel ve ulusal bazda endeksler halinde hazırlanmaktadır.